Avrupa konseyinin engelleme kararına rağmen Yaratılış gerçeği Avrupa’da kök salıyor

Avrupa okullarında Yaratılış Gerçeğinin okutulmasının muhakkak suretle önlenmesini öngören kararın bütünüyle materyalist önyargılarla şekillenmiş olduğu daha ilk paragraflardan hemen anlaşılmaktadır. Raporun giriş paragrafında evrim teorisinin, bilimin sözde merkezinde yer alan çok önemli bir yapıtaşı olduğu iddia edilmekte ve evrim teorisinden kanıtlanmış bilimsel bir gerçekmiş gibi bahsedilmektedir. Evrim teorisini mutlak gerçek olarak sunan bu rapor, Yaratılış’ı ise tamamen bilim dışı olarak tanımlamaktadır.

Dahası, raporda hayret verici bir üslup kullanılarak Yaratılış’ın okutulmasının insan haklarına aykırı olduğu gibi mantıksız bir iddiaya yer verilmektedir. Baştan aşağı tutarsızlıklar ve önyargılı yaklaşımlarla dolu olan böyle bir raporun onanması Avrupa’nın gerçek kimliğini ortaya koymaktadır.

Rapor, materyalist kültürün Yaratılış Gerçeği karşısında son nefesini vermek üzere olduğunun tarihi bir belgesi hükmündedir. Raporda yer alan aşağıdaki gibi bazı ifadeler de bu tespitin haklılığını ortaya koymaktadır:

…Yaratılışçı fikirler Avrupa’ya sızmaya başladı ve yayılışları Avrupa Konseyi  üyesi birçok ülkeyi etkiler hale geldi. (madde 3)

Öncelikle belirtmek gerekir ki bu gibi ifadeler tüm inananlar için gü zel bir müjde niteliği taşımaktadır. Çünkü Allah bir ayette iman edenlere şöyle bildirmektedir: 

“… Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.” (Şura Suresi, 24)

Avrupa Birliği (AB)’nin Ortak Paydası: Diyalektik Materyalizm ve Darwinizm

Bugün Avrupa’daki tüm partiler; Komünistler, Sosyalistler, Hıristiyan Demokratlar, Yeşiller ve diğerleri Darwinizm’in öngördüğü dünya ve hayat görüşünde birleşmektedirler. İktidarları elinde tutan veya iktidar ortağı olmaya soyunan pek çok parti Darwinizm kaynaklı olan ateizmi benimsediklerini ilan etmiş durumdadır. Avrupa bu görüşün etkisi altındadır.

Avrupa’da rahiplerin bile büyük çoğunluğu Darwinist eğitimden geçmiş ve pasifize edilmiştir. Kamuoyu araştırmalarına göre Avrupa, % 75-80’lere varan bir oranda Allah inancını reddetmekte (Allah’ı tenzih ederiz.) ve Darwinizm’i desteklemektedir.

Tüm bu gerçekler göstermektedir ki “Avrupa Birliği Hıristiyan bir birlik değil, Allah inancını ve mukaddesatı reddeden Darwinist bir birliktir.”

Raporun Bilimsellikten Uzak Olduğuna Çarpıcı Bir Örnek:

“Tıbbi araştırmalarda AIDS gibi  hastalıklarla etkin şekilde mücadele etmek amacıyla sağlanan ilerlemeler, evrimin her ilkesi reddedildiği   takdirde, imkansız olacaktır. (madde 11)”

Avrupa Konseyi tarafından raporda yayınlanan bu cümle, konseyin evrim teorisinin gerekliliğini ve doğruluğunu kabul ettirmek amacıyla her türlü yola başvurulduğunun açık bir delilidir. Öncelikle belirtilmelidir ki AIDS gibi ölümcül hastalıklar için tedavi yöntemleri geliştirilmesinde evrim teorisinin en ufak bir rolü ya da katkısı olmamıştır ve gelecekte de olamaz. Aksine evrim teorisine dogmatik olarak bağlanmış olan bilim dünyasının üyeleri, bu bilimsel yalana saplandıkları için kendilerini geliştiremezler. Fakat bu gerçeği ısrarla göz ardı eden materyalist çevreler, bu gibi gülünç yöntem ve iddialarla –örneğin hiçbir ilgisi olmadığı halde sanki evrimi hastalıkların tedavisinde bir etkenmiş gibi göstererek- kamuoyunu aldatmaya devam etmektedirler. Avrupa Konseyinin panik içinde hazırladığı raporun yalnızca bu maddesi dahi, bu raporun tamamen objektiflikten ve bilimsel gerçeklerden uzak olarak hazırlandığını ortaya koymak için yeterlidir.

 

Rapor Türkiye’den Yayılan Yaratılışçılık İnancını Hedef Alıyor

Konsey, Yaratılışçılığın Avrupa’ya esas olarak Adnan Oktar’ın Yaratılış Atlası isimli kitabı yoluyla yayıldığını belirterek, Avrupa ülkelerinden söz konusu eserin yayılmasının önüne geçilmesini istemiştir. Söz konusu raporda okul müfredatlarında sadece evrim teorisinin yer alması gerektiğinin savunuluyor olması, Yaratılış Gerçeğini öğrenen çocukların  materyalist birer birey haline gelmeyeceğinden ötürü duyulan korkuyu açıkça ortaya koymaktadır.

İslami Yaratılışçılığın Avrupa için sözde bir tehlike olduğunun ileri sürüldüğü raporda, Adnan Oktar’ın Yaratılış Atlası adlı eserine birçok paragrafta atıfta bulunulmaktadır. Günümüzde yaşayan canlıların geçmişte yaşamış atalarıyla tamamen aynı yapıda olduğunu gözler önüne sererek evrimi yıkan bu eserden, evrimcilerin oldukça çekindiği hemen anlaşılmaktadır. Raporu ha zırlayan Lüksemburglu Parlamenter Anne Brasseur, oylama sonrası gerçekleştirdiği basın toplantısında Yaratılış Atlası’nın Avrupa’da yayılmasının önüne geçilmesinin şart olduğunu dile getirerek eserden “korktuklarını” açıkça ifade etmiştir.

Dinsizliği telkin eden materyalist felsefe artık son çırpınışlarını sergilemektedir ve insanlık 21. yüzyılda bu gibi aldatmacalardan kurtularak -Allah’ın izni ile- gerçek yaratılış amacına dönmektedir.

İslam dünyasını çok önemli ve büyük gelişmeler beklemektedir. Allah, herşey için olduğu gibi İslam toplumları için de bir kader çizmiştir. “Allah, nurunu tamamlamayı dilemektedir.” (Tevbe Suresi 32) ayetiyle bildirildiği gibi, Kuran ahlakının tüm dünyaya yayılarak, din-dışı felsefelerin fikren yıkılacağı, yeryüzünden fitnenin kaldırılmasıyla tüm insanlığa barış ve kurtuluş geleceği Rabbimiz’in bize bir müjdesidir.

İslam dünyasının aydınlık geleceğini bize müjdeleyen en önemli kaynakların başında Peygamber Efendimizin hadisleri yer almaktadır. Hadislerde ahir zamanın (kıyametten önceki son dönemin) özellikleri detaylı olarak tarif edilmiştir. Bu bilgiler incelendiğinde, ahir zaman alametlerinin günümüzde yaşanan bazı olaylarla çok büyük benzerliklere sahip olduğu görülmektedir.

İnsanların yaratılış amaçlarından uzaklaşıp toplumlarda büyük bir manevi çöküşün yaşanması da bu alametlerdendir. Ancak materyalistler ve ateistler, ne kadar din ahlakının yayılmaması için gayret etseler de dünya görüşlerinin temeli olan Darwinizm artık çökmüştür. Din ahlakının yayılmaması için gösterdikleri uğraşının hiçbir dayanağı kalmamıştır. Bu gerçek, gün geçtikçe daha çok insan tarafından görülmekte ve dünyanın dört bir yanında insanlar imana ve din ahlakına yönelmektedirler.

Evrim teorisinin bilimsel olarak çöktüğünü, Darwinist propagandanın içi boş telkinlerden ibaret olduğunu görenlerin sayısı  arttıkça, Darwinizm belası Allah’ın izniyle tamamen ortadan kalkacaktır. İman edenlerin, Allah rızası için Darwinizm’e ve dinsizliğe karşı yapacakları fikri mücadele, tüm insanlık için en güzel şekilde sonuçlanacaktır. Birlik ve beraberlik içinde, samimiyetle yürütülecek çalışmalar, Rabbimiz’in Kuran-ı Kerim’de vaat ettiği gibi “Hakkın üstün gelip, batılın yok olmasına” vesile olacaktır. Yüce Allah’ın bu vaadi tüm iman edenler için büyük bir şevk ve heyecan kaynağıdır:

“Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” (Enbiya Suresi, 18)

Avrupa Birliği Yaratılış Gerçeğine Gözlerini Kapadığı Sürece Toplumsal Dejenerasyona Mahkumdur

Avrupa düşüncesinin temeline yerleşmiş olan diyalektik materyalist ve Darwinist ilkeler, sadece Avrupa insanına değil, bugüne kadar bütün insanlığa zarar vermiş ve halen vermektedir. Dünya çapında büyük yıkımlara sebep olan faşizm, komünizm gibi ideolojilerin, emperyalist uygulamaların ve sapkın felsefi akımların kaynağı Avrupa’dır. Her iki dünya savaşı yine buradan çıkmış, dahası dünyanın dört bir yanını yıllarca kasıp kavuran iç savaşlar, kanlı devrimler, ayaklanmalar -bir iki istisna dışında- fikri temellerini, maddi ve siyasi desteği hep Avrupa’dan bulmuştur. Bu nedenle tüm dünya Yaratılış Gerçeğine yönelirken Avrupa Konseyi’nden bu yönde bir karar çıkması manidardır. Oysa yapılması gereken geçmişte birçok acıya zemin hazırlamış olan Darwinist Avrupa düşüncesini kökünden terk etmek ve din ahlakının temeli olan Yaratılış Gerçeğini benimsemektir. Çünkü yapılan son araştırmalar göstermektedir ki; Avrupa gençleri küçük yaşlardan itibaren aldıkları Darwinist eğitimin ve uzun yıllardır sürdürülen materyalist propagandaların bir sonucu olarak yaşadıkları şiddetli ahlaki dejenerasyon nedeniyle büyük bir çöküntü yaşamaktadır. Örneğin:

 * Avrupa uyuşturucu ticaretinin, dağıtımının ve tüketiminin merkezi haline gelmiştir. Günde 3 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı ve en az 70 milyon kişinin de uyuşturucu deneyimi olduğu belirlenmiştir.

* Yüzde 44 oranıyla dünyanın en büyük uyuşturucu alıcısı konumunda olan Kuzey Amerika’nın ardından, Avrupa yüzde 33 ile uyuşturucu kullanımında ikinci sıradadır.1 Darwinizm’in karanlık etkisinden kurtulmuş olan Türkiye’nin ise Avrupa’nın en düşük miktarda uyuşturucu kullanılan ülkesi olması memnuniyet verici bir durum ve Darwinizm’in Avrupa üzerindeki olumsuz etkisinin görülmesi açısından önemli bir işarettir. 

* Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin yayınladığı raporda, 530 bin Avrupalı’nın uyuşturucu tedavisi gördüğüne ve bu kişilerin sayısının ise son 10 yılda 7 kat arttığına dikkat çekildi.2

* Raporda, Avrupa’da uyuşturucu kullanımının özellikle gençleri etkilemeye devam ettiği, genç ölümlerinin başlıca nedenlerinden birinin uyuşturucu olduğu kaydedildi.

* Fransa’da her 10 kişiden 1’inin alkol bağımlısı olduğu ve her gün 5 kişinin alkol bağımlılığının neden olduğu kazalarda hayatını kaybettiği saptanmıştır.

* Fransa Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı raporda, “5 milyon kişinin (2007 Ocak ayı itibarı ile 61.538.322 olan toplam Fransa nüfusunun yaklaşık olarak %8,5’u) aşırı derecede alkol tükettiği, bunlardan 2 milyonunun alkole tamamen bağımlı olduğu” belirtildi. Alkolün, “gençlerin başlıca ölüm nedeni” olduğunun ifade edildiği raporda, anne adaylarının hamilelikte alkol kullanmasının her yıl 750 bin çocuktan 700 ila 3 bininin fetüs alkol sendromuna (FAS) yakalanmasına ve engelli doğmasına neden olduğu kayde dildi.

*Almanya’da 2007 yılı içinde yayınlanan uyuşturucu ve alkol raporunda, ülkede 1,6 milyon kişinin alkol bağımlısı olduğu, özellikle 12-25 yaş arası gençlerin alkolü uyuşturucuyla birlikte kullandıkları belirtildi.3

Yaşlanmış, heyecanını kaybetmiş materyalistlerin peşinden giden Avrupa ölüme sürüklenmektedir. Avrupa, materyalizm batağına düşmüştür, onu bu bataktan kurtaracak yegane güç ise Türk Milleti’nde bulunmaktadır. Türk Milleti -Allah’ın izniyle- Avrupa’ya, insani duyguları, sevgiyi, merhameti, vefayı, sadakati, yardımseverliği öğretecek, dünyanın yepyeni bir çağa girmesine vesile olacaktır.


Tüm bu ibret verici örnekler göstermektedir ki; Avrupa Konseyi evrim teorisinin geçersizliğini ve materyalist eğitim sisteminin zararlarını görmezden gelerek kendi toplumlarını içten yaralamaktadır. Bu tavırlarında ısrarcı oldukları sürece başta kendi gençleri olmak üzere toplumun tüm bireylerini materyalizm batağına sürüklemeye devam edeceklerdir. Açıktır ki Avrupa Konseyi Yaratılış Gerçeğine gözlerini kapayarak Avrupa ülkelerinde yaşayan kendi insanlarına zarar vermekte ve çok genç yaşlardan itibaren ruhsal ve fiziksel olarak kalıcı zararlar görmelerine ortam oluşturmaktadır.

Bugün Avrupa ülkeleri bir iç kanama yaşamaktadır. Yıllarca alınan materyalist-Darwinist eğitim ve telkinler ile sinsice ilerleyen bu iç kanamanın durdurulması ise ancak Yaratılış Gerçeğinin Avrupa toplumlarında engellenmeden yayılması ile mümkündür. Aksi takdirde bu iç kanama Avrupa ülkelerini tamamen kontrolü altına alacak ve çökertecektir. Darwinist, materyalist, ateist anlayışın hakim olduğu Avrupa, ölümün eşiğindedir.

Avrupa Konseyi’ni Ayağa Kaldıran Dev Eser Yaratılış Atlası Avrupa’yı Sallıyor

Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası isimli eserinin birinci cildi önce İngilizce ardından Fransızca olarak basılmıştır. Bu eserin Avrupa’nın en tanınmış simalarına ve pek çok eğitim merkezine ulaştırılması, bugüne kadar kendi birçok sapkın felsefe ve fikirlerinin karşısında hiçbir görüşü önemsemeyen ve tehlike olarak görmeyen Batı’da –özellikle de Fransa’da-, büyük bir şaşkınlığa ve kültür şokuna neden olmuştur. Gazeteler ve dergiler, -belirli çevrelere, belirli miktarda dağılan- Yaratılış Atlası hakkında, “baskın”, “tufan”, “deprem”, “Fransız tarihinin en büyük yenilgisi” ve “panik” tarzında başlıklar atmışlardır. Darwinizm’in yenilişini ve perişanlığını bu tarz cümlelerle ifade etmişlerdir.

Yüzlerce gazete, dergi ve internet sitesinde Yaratılış Atlası’yla ilgili binlerce haber yapılmıştır. Bunlar arasında The Washington Post, Le Figaro, Le Monde, La Liberation, Yves Daoudal, L’Express gibi dünyaca tanınan çeşitli yayın organları bulunmaktadır.

Lüksemburglu parlamenter Anne Brasseur gibi Darwinist, materyalist ve ateist zihniyete sahip kişilerin yaptığı yasaklama, baskı ve kitap yakmayla bilimin gerçeklerinin durdurulamayacağı çok açıktır. Darwinizm bilim değil bir aldatmacadır. Darwinizm’in yerle bir olmasından dolayı oluşan şiddetli panik tüm Avrupa’yı sallamıştır. Bu panik, dalgalanma şeklinde şu an devam etmektedir.

 

Rapordan Çarpıcı Gerçekler

Türkiye Yaratılışçılığın Ana Beşiği:

Türkiye İslami bilimsel Yaratılışçılığın ana beşiklerinden biri gibi gözüküyor. Jacques Arnoult’un vurguladığı gibi “Türkiye fundamentalist düşünce ekolünün en aktif ve en iyi yapılanmış merkezlerinden biri gibi gözüküyor.”

Sayın Adnan Oktar Hakkında:

Gerçek adı Adnan Oktar olan Harun Yahya, bu hareketin en sembolik isimlerinden biri. Kendisi 50 yaşında ve 20 yıla yakındır Yaratılış ve dine ilişkin çalışmalar yayımlıyor. Oktar 1991’de Bilim Araştırma Vakfı (BAV) adlı bir merkez kurdu. BAV Türk eğitim sisteminde evrime yapılan her türlü referansın kaldırılması için aktif olarak çalışıyor. 

Yüzde 75 Evrime İnanmıyor:

Bazı Türk ders kitaplarında Yaratılışçı     fikirlerin yer aldığı ve lise öğrencilerinin yüzde 75’inin evrim teorisine inanmadığı da not edilmeli.4 (Dipnot: Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)’in yaptığı kamuoyu araştırmasına göre ülkemizde “insanı Allah yaratmıştır” diyenlerin oranı % 87.4’tür.)

“Bütün İslam ülkelerinde Darwinizm’e karşı ciddi bir uyanış var.  Eskiden hakikaten İslam ülkelerini çok etkisi altına almıştı Darwinizm. Ama şu an süratle bundan kurtuluyorlar. Darwinizm’e dünya çapında olan destek de şu anda süratle erimeye başladı.”   ADNAN OKTAR
 (Kaynak: Yabancı Medya Kuruluşlarıyla Röportaj, 25 Mayıs 2007)

 

Yaratılış Gerçeğine Yasaklama Getirmek Bir Sonuç Vermez

Sayın Harun Yahya (Adnan Oktar)’ın Yaratılış Atlası adlı eserinin çeşitli dillerde basılması ve Avrupa’nın en tanınmış simalarına ve pek çok eğitim merkezine ulaştırılması ile Yaratılış Gerçeğiyle ilk kez bu kadar net ve itiraz edilmez şekilde karşılaşan Avrupa Birliği, -Allah’ın varlığını reddetmek (Allah’ı tenzih ederiz.) ve materyalist felsefeyi çöküşten korumak uğruna- yüzyıllardır savunduğu özgürlükçü geleneğini bir çırpıda terk etmiş ve bugünlerde Nazi Almanyası’ndan kalma yasakçı ve baskıcı bir kimliğe bürünmüştür.

Ancak bu yasaklama ve baskının bir sonuç vermeyeceği açıktır. Çünkü Yaratılış inancı internet aracılığıyla çoktan dünyanın farklı noktalarındaki büyük kitlelere ulaşmıştır ve -Allah’ın izniyle- ulaşmaya devam edecektir. Sayın Harun Yahya (Adnan Oktar)’ın evrim teorisinin sahtekarlığını ve Yaratılış Gerçeğini gözler önüne seren “Yaratılış Atlası” adlı eserinin ve diğer eserlerinin internetten indirilme sayısı ve sitelerin ziyaret edilme rakamları bunu açıkça ortaya koymaktadır:

Harun Yahya’nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan internet site leri 2004 yılından bu yana 110 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilmiş ve bu sitelerden 50 milyona yakın eser indirilmiştir.

Sitelere Toplam Giriş: 112.906.816
Toplam Eser İndirme: 48.859.635

Raporun Önyargılı Yaklaşımına Köşe Yazarları da Tepki Gösterdi

“Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, ‘Eğitimde Yaratılışçılık Tehlikeleri’ başlıklı 1580 No’lu bir karar almış, bizim gazete de pazar günü, bu haberi, ‘Yaratılış teorileri insan haklarına tehdit’ ve ‘Evrimin öğretimi demokrasi için şart’ manşetleri ile verdi. Tek kelime ile son derece dayatmacı bir anlayış ve davranış. Onun ötesinde, sergilenen, pozitivist, bilim budalalığı.

… Yaratılışa inanmak, insan haklarına ve demokrasiyle ters düşer demek, tüm inananları hedef alan ithamlardır. Dünyada ters giden her şeyden dini inançları sorumlu tutmak gibi bir şaşılığın aşılandığı bir dönemde, bu tür yaklaşımların sığlık ötesinde fazladan siyasi anlamlarını sorgulamak durumundayız.” 5

Nuray Mert, Radikal Gazetesi, 9 Ekim 2007

Darwinizm ve Terörizm 15 Yıl İçinde Yeryüzünden Silinecek

Son yıllarda meydana gelen bilimsel gelişmeler, modern çağın en büyük bilimsel gafını ve hatta bundan öte bilimsel yalanını ortaya çıkarmıştır. Darwinizm’in bugün geldiği nokta açıktır. Avrupa Konseyi’nde yaşanan panik havası, gerçekte Darwinizm’in uzun zamandır örtbas edilmeye çalışılan bu resmi çöküşünü müjdelemektedir. Darwinizm, materyalizm, komünizm ve terörün birbirini doğuran sistemler olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda Darwinizm’in ortadan kalkmasıyla terörün de önünün kesileceği açıktır. Büyük bir ilmi mücadele ile beli kırılan Darwinizm Allah’ın izniyle 10-15 yıllık bir zaman zarfında yeryüzünden tamamen silinecek ve buna bağlı olarak uzun yıllardır masum insanların ölmesine sebep olan terör zulmü ortadan kalkacaktır. Sayın Adnan Oktar bir röportajında bu gerçeği şöyle müjdelemiştir:

“ Darwinizm’in dünya çapında sonu geldi, bunu açıkça söyleyebilirim. 10-15 yıl sonra Darwinizm bir hikaye olarak anlatılacak. Çünkü yeni gençlik çok uyanık. İnternete giriyorlar, gerçekleri arıyorlar. Artık kitle eğitimi yok, tek yönlü eğitim yok, çok yönlü eğitim var. Eğer internete filtre sistemi kurmazlarsa bu kesin böyle olacak gibi görülüyor. Darwinizm’in olmaması çok mutluluk verecek birşey yani bir ölüm haberi gibi alınması yanlış ”

“15 sene sonra terörizm diye birşey kalmayacak. Barış çağı gelecek. Altınçağ diyoruz buna.”
(Kaynak: Yabancı Medya Kuruluşlarıyla Röportaj, 25 Mayıs 2007)

KAYNAKLAR
1 http://www.ecad.net/activ/M14Erol.pdf
2 http://www.gurbetport.com/site/modules.php?name=News&file=articleNew&sid=8661&flag=haberDevam
3 http://www.wardom.org/gunde-3-milyon-kisi-uyusturucu-kullaniyor-t137711.html?p=1221131
4 Radikal Gazetesi, 7 Ekim 2007
5 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=235240

http://harunyahya.org/tr/Makaleler/4913/Avrupa-konseyinin-engelleme-kararina-ragmen-Yaratilis-gercegi-Avrupada-kok-saliyor