Yaşayan Fosiller |
Astronium Çiçeği
Dönem: Eosen dönemi |
Bu bitkide görüldüğü gibi; eğer bir canlı 50 milyon yıl boyunca hiç değişmeden varlığını devam ettiriyorsa, bu durumda o canlının evrimleştiğinden söz etmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Fosil kayıtlarına baktığımızda tüm canlıların var oldukları andan itibaren milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini görürüz. Evrimciler bu durumu ısrarla göz ardı etmeye çalışır ve sanki hiç böyle bir bilgiye sahip değillermiş gibi taraflı, yanlış bilgiler vermeye devam ederler. Oysa bizzat kendileri tarafından da 150 yıldır yapılan kazı çalışmaları ve elde edilen yüz milyonlarca fosil, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını ispatlamaktadır. |
Sassafras Yaprağı
Sassafras Yaprağı |
Dönem: Miosen dönemi |
Bitkilerin evrimi senaryosu savunucularının bugün içine düştükleri en büyük çıkmaz, ilk bitki hücresinin nasıl olup da evrimleştiğidir. Bundan sonra gelen, tek bir hücreden ilk bitki ve bu bitkiden binlerce çeşit bitkinin nasıl oluştuğu soruları da yine cevapsızdır. Böyle bir evrimi gösteren tek bir ara geçiş fosili dahi bulunmamaktadır; yarı oluşmuş organlara, sistemlere sahip hiçbir ilkel bitki fosili yoktur, bir bitkinin bir başka bitkinin atası olduğuna dair elde hiçbir kanıt da yoktur. Dolayısıyla bitkilerle ilgili çizilen evrim ağaçları tamamen hayal gücünün ürünüdür ve hiçbir bilimsel yanı yoktur. |
Üvez Ağacı Yaprağı (Sorbus Aucuparia)
Dönem: Miosen dönemi |
Eldeki fosiller, bitkilerin birbirlerinden bağımsız olarak, yeryüzünde aniden belirdiklerini göstermektedir. Bu durumu itiraf eden Cambridge Üniversitesi'nden evrimci Prof. Dr. Edred Corner'ın sözleri şöyledir: "Hala önyargısız olursak şöyle düşünüyorum: Bitkilerin fosil kayıtları özel yaratılışın lehinde görünüyor. Bir orkidenin, bir su mercimeğinin ve bir palmiyenin aynı atadan gelmiş olmalarını aklınız alıyor mu? Üstelik bu tahmin için herhangi bir kanıtımız yokken. Evrimciler bir cevap vermek için hazırlanmalı ama bence, çoğu tartışma başlamadan bitecek." (E. J. H. Corner, Evrim, Çağdaş Botanik Düşünce, Macleod ve L. S. Copley (Chicago, Quadrangle Kitaplar, 1961) |
Akasya Ağacı Çiçeği
Dönem: Oligosen dönemi |
Bitkilerin her biri kendi türüne ait özelliklere sahiptir. Renkleri, tatları, şekilleri, üreme biçimleri birbirinden farklıdır. Yapraklar dünyanın her yerinde fotosentez yapabilecekleri mekanizmalara sahiptirler. Benzersiz taşıma sistemleri dünyanın her yerindeki bitkilerde vardır. Bu kompleks ve basite indirgenemez mekanizmaların, evrimcilerin iddia ettikleri gibi, tesadüfen oluşması imkansızdır. Bütün bunların bize gösterdiği tek bir sonuç vardır. Tüm canlılar gibi bitkiler de yaratılmışlardır ve ilk ortaya çıktıkları andan itibaren bütün mekanizmaları eksiksiz olarak vardır. |
Katsura Yaprağı
Dönem: Paleosen dönemi |
Bitkilerin sahip oldukları tüm yapılar bitki için son derece hayati öneme sahiptir. Bir bitkinin yaşayabilmesi ve çoğalabilmesi için tıpkı bugünkü gibi kusursuz işleyen sistemlerin hepsine sahip olması gerekir. Dolayısıyla bu yapılar kademe kademe gelişemezler. Bulunmuş olan tüm bitki fosilleri de bitkilerin yeryüzünde ilk ortaya çıktıklarından bu yana, aynı mükemmel yapılara sahip olduklarını doğrulamaktadır. Bunlardan biri de resimde görülen ve bütün detaylarıyla korunarak, günümüze kadar gelmiş olan 85 milyon yıllık katsura yaprağı fosilidir. |
ArokaryaKozalağı
Dönem: Kretase dönemi |
Yeryüzünde, birbirinden farklı çok fazla sayıda tür yaşamaktadır. Bu canlılar, Darwinizm'i tümüyle ortadan kaldıran birbirinden kompleks özelliklerle donatılmışlardır. Darwinistler bu gerçeğe karşı bir açıklama bulamazlarken, bu canlıların milyonlarca yıl önceden günümüze ulaşan kusursuz fosilleri, onları tam anlamıyla açıklamasız bırakır. Milyonlarca yıl öncesine ait yaşayan fosiller, canlıların evrimleşmediğini, evrim teorisinin delilsiz ve tamamen geçersiz bir teori olduğunu gözler önüne sermektedir. Canlılar, tüm kompleks donanımları ve türlerine has özellikleri ile milyonlarca yıl önce de, şimdi olduğu gibi Allah'ın yarattığı birer mucizedirler. |
Kozalaklı Bitki (Conifer) Dalı
Dönem: Kretase dönemi |
Üstte solda ve yan sayfada görülen bu 125 milyon yaşındaki kozalaklı bitki fosilinde tüm detaylar ortadadır ve bitkinin günümüzdeki örnekleriyle hiçbir farkının bulunmadığı açıkça görülmektedir. Evrimci eserler, Darwinistlerin fosiller karşısında içinde bulundukları açmazın itirafı niteliğindeki yazılarla ve açıklamalarla doludur. Bunlardan biri de George Gaylord Simpson'a aittir: Evrim tarihinin büyük bölümünü temsil eden ara-geçiş formları nerededir? Henüz hiçbir yerde bulunamadılar. Bu nokta evrimciler için fosil kayıtlarındaki şaşırtıcı boşluklar açısından çok önemlidir. (G.G. Simpson, The Meaning of Evolution, Bentam Books, Inc. New York, 1971, s. 16-19) |
Frenk Üzümü Yaprağı
Dönem: Miosen dönemi |
Yapılan kazılar neticesinde yeryüzünün hiçbir yerinde yarım gelişmiş, farklı iki türün özelliklerini taşıyan herhangi bir fosil örneğine rastlanmamıştır. Ve bu durum evrim teorisinin en büyük açmazıdır. Nitekim teorinin kurucusu Charles Darwin de bu gerçeğin farkındaydı ve teorisinin ne kadar çürük bir temel üzerine inşa edildiğini biliyordu. Darwin'in bu konudaki bir itirafı şöyledir: "Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz? Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır." (Charles Darwin, The Origin of Species, 1 b., s. 172, 280) |
Sığla Ağacı Meyvesi
Dönem: Eosen dönemi |
Tam da Darwin'in itiraf ettiği gibi, ara fosil diye birşey yoktur. Darwinistler şok içindedirler. Darwin'in kehaneti doğru çıkmıştır. Gelişen bilim, doğal seleksiyonun evrimleştirici gücü olmadığını, canlıların genetik yapılarının olağanüstü derecede kompleks olduğunu, bu mükemmel yapıya hiçbir şekilde rastgele bir müdahalenin yapılamayacağını ve yeni bir genetik bilgi eklenemeyeceğini ve canlılığın cansız maddelerden asla meydana gelemeyeceğini de ortaya çıkarmıştır. Bunlar Darwin'in hiç bilmedikleridir. Ayrıca, fosil kayıtlarının ardından Darwinistlerin başlarına en büyük yıkım, tek bir proteini oluşturamadıklarında gelmiştir. Laboratuvarda oluşturulamayan proteinin –yani hücrenin temel yapı taşının– bilinçsiz bir ortamda TESADÜFEN MEYDANA GELMESİ İMKANSIZDIR. İşte tüm bu gerçekler Darwinizm'in çöküşünü oluşturmuştur. |
Kayısı Yaprağı
Dönem: Eosen dönemi |
Bundan 50 milyon yıl önce de kayısı ağaçları tıpkı bugünkü gibi çiçek açıyor, meyve veriyordu. Aradan geçen 50 milyon yıla rağmen kayısı ağaçlarının hiç değişmediğini gösteren bu fosiller evrimin olmadığının en açık kanıtlarından biridir. |
Sumak Yaprağı
Dönem: Oligosen dönemi |
Günümüzde Darwin'in 150 yıl önce söylediği sözler gerçek oldu ve Darwin'in 19. yüzyılda itiraf ettiği gibi, gerçekten de ara fosil diye bir şey olmadığı ortaya çıktı. Yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında 350 milyonu aşkın fosil bulundu. Fakat bunların tek bir tanesi bile ara fosil değildi. Bulunan 350 milyonu aşkın fosil, doğanın Darwin'in öngördüğü gibi bir karmaşa içinde olmadığını aksine tam, mükemmel, kusursuz ve tüm parçaları yerli yerinde olan canlılardan oluştuğunu ortaya çıkardı. Hiçbir jeolojik yapıda ve hiçbir tabakada canlıların birbirine sözde bağlantısını gösteren hiçbir ara canlı fosili olmadığı anlaşıldı. İşte bu gerçekler 21. yüzyılda Darwinizm'e yıkıcı darbeyi indirdi. |
Dipterocarpaceae
Dönem: Miosen dönemi |
Mark Ridley (Zoolog, Oxford Üniversitesi): Gerçek bir evrimci hiçbir zaman, yaratılışa karşı evrim teorisine dayanak olarak fosil kayıtlarını kullanmamaktadır. ("Who Doubts Evolution?", New Scientist, sayı 90, 25/06/1981, s. 831) Darwinistler, kendileri gibi evrimi savunan bilim adamlarının bu itiraflarını dikkatlice değerlendirmeli ve milyonlarca evrimi çürüten bilimsel bulgu karşısında böyle yanlış bir teoriyi savunmaktan vazgeçmelidirler. |
Sumak Yaprağı
Dönem: Eosen dönemi |
Bitkiler milyonlarca yıl önce de aynı bugünkü gibi fotosentez yapmaktaydılar. Betonları çatlatacak kadar güçlü hidrolik sistemlere, topraktan emilen suyu metrelerce yukarıya çıkaracak pompalara, canlıların besinini üreten kimyasal fabrikalara sahiplerdi. Yüz milyonlarca yıl önce bitkiler yaratılmışlardı. Onları yaratan alemlerin Rabbi olan Allah, bugün de onları yaratmaya devam etmektedir. Günümüz teknolojisinin sağlamış olduğu en gelişmiş imkanları kullanarak, bitkilerdeki bu yaratılış mucizelerini anlamaya çalışan insanoğlu için, tek bir tür bitkiyi bile yoktan meydana getirmek mümkün değildir. Allah bu gerçeği Neml Suresi'nde şöyle bildirmektedir: "(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitirdik, sizin içinse bir ağacını bitirmek (bile) mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir." (Neml Suresi, 60) |
Arokarya Kozalağı
Dönem: Jurasik dönemi |
Birçok kozalaklı ağacın yaprakları sert bir deri gibidir ve dökülmez. Yapraklarının üzerindeki mumlu yüzey de suyun buharlaşma yolu ile kaybını azaltır ve bu dayanıklılık yaprakların dökülmesini ya da su basıncı dolayısıyla bitkinin solmasını önler. Bundan başka kozalaklı ağaçların yapraklarının çoğu iğne şeklindedir ve dona karşı da dayanıklıdır. Yaprakların dayanıklılığı önemlidir, çünkü hava koşullarının elverişli olduğu her fırsatta bitki hemen fotosentez yaparak besin depolar. Resimlerde görülen Arokarya kozalağı da bu özelliklere sahiptir ve bitkilerin 206 – 144 milyon yıl öncesinden günümüze kadar hiç değişmediğini bu fosille ispatlamaktadır. |
Erguvan Yaprağı
Dönem: Eosen dönemi |
Hem genel yapı olarak, hem de mikrobiyolojik açıdan incelendiğinde yaprakların her yönüyle en fazla enerji üretimini sağlamak üzere planlanmış, çok detaylı ve kompleks sistemlere sahip oldukları görülecektir. Yaprağın enerji üretebilmesi için ısı ve karbondioksidi dış ortamdan alması gerekir. Yapraklardaki tüm yapılar da bu iki maddeyi kolaylıkla alacak şekilde düzenlenmiştir. Örneğin yaprakların dış yüzeyleri geniştir, bu da fotosentez için gerekli olan gaz alışverişlerinin (karbondioksidin emilmesi ve oksijenin atılması gibi işlemlerin) kolay gerçekleşmesini sağlar. Var oldukları ilk andan beri tüm bitkilerin yaprakları bu özelliklere sahiptir. Hiçbiri bunları kör tesadüflerin neticesinde kendi kendilerine kazanmamışlardır. Allah onları büyük bir hikmetle, muhteşem özelliklere sahip şekilde yaratmıştır. |
Ihlamur Yaprağı
Dönem: Eosen dönemi |
Yapraklar bitkilerin hem nükleer enerji üreten santralleri, hem besin üreten fabrikaları, hem de önemli reaksiyonları gerçekleştirdikleri laboratuvarlarıdır. Ve bu laboratuvarlar milyonlarca yıldır mükemmel şekilde çalışmaktadır. Resimde görülen ve günümüze kadar hiç değişmeden gelen 50 milyon yıllık ıhlamur yaprağı da, günümüzde yaşayan örnekleri de aynı özelliklere eksiksiz olarak sahiptirler. |
Kozalak
Dönem: Oligosen dönemi |
Yaşayan fosiller, evrim teorisinin 'kademeli gelişim iddiası'nı son derece çarpıcı şekilde yalanlayan kanıtlardır. Bu fosillere "yaşayan fosil" ismi verilmesinin sebebi, yüz milyonlarca yıllık yaşlarına karşın, günümüzde yaşayan örnekleriyle tamamen aynı olmalarıdır. Bu gerçeği gösteren örneklerden biri de resimdeki yaklaşık 28 – 23 milyon yıllık kozalak fosilidir. (yaratilismuzesi.com) |
Maun Ağacı Yaprağı
Dönem: Eosen dönemi |
Maun ağaçlarının 50 milyon yıldır hiç değişmediğini gösteren bu fosil, evrimin olmadığının somut bulgularından biridir. Bugüne kadar elde edilen tüm bitki fosillerinde bu durum değişmemiş ve bitkilerin milyonlarca yıldır aynı oldukları anlaşılmıştır. Evrimcilerin iddialarını destekleyebilecek tek bir tane dahi fosil elde edilememiş olması Darwinistleri büyük bir çaresizlik içine düşürmektedir. |
Kozalak
Dönem: Oligosen dönemi |
Aerodinamik yapıya sahip çam kozalaklarındaki kusursuz üreme sistemlerinde, roketlerin hedefe kilitlenmelerine benzer biçimde, her şey çok ince planlanmış, son derece hassas ayarlamalar yapılmıştır. Hava akımının yönü, kozalakların yoğunluk farkları, yaprakların biçimi gibi pek çok detay vardır. Örneğin kozalağın etrafındaki yaprakların simetrik dizilişi başka yönden gelen polenlerin kolaylıkla tutulmasına yardımcı olur. Çam kozalağının etrafındaki yapraklar ise hava akımının hızını azaltırlar ve kozalak üzerine daha fazla polen düşmesine yardım ederler. Bir kozalağın böylesine detaylı bilgilerle dolu bir sistemi kullanarak döllenebilmesi ancak sonsuz bilgi ve kudret sahibi olan Yüce Allah'ın üstün ve benzersiz yaratışı ile gerçekleşmektedir. |
Saçlı Meşe Yaprağı
Dönem: Pliosen dönemi |
Bitkiler, ışığı besine çeviren fotosentez sistemleri, hiç durmadan enerji ve oksijen üreten, doğayı temizleyen, ekolojik dengeyi sağlayan mekanizmaları, tat, koku, renk gibi insana hitap eden estetik özellikleriyle muhteşem canlılardır. Çok özel faydalar için benzersiz sistemlere sahip olan bitkilerin bugüne kadar sadece 10.000 türü incelenebilmiş, bu araştırmalar sonucunda her bitkinin insanı hayrete düşürecek yaratılış özelliklerine sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Evrimcilerin bitkilerin nasıl ortaya çıktıkları sorusuna verilecek mantıklı ve bilimsel bir cevapları yoktur. Diğer konularda olduğu gibi bitkilerin varoluşu konusunda da bütünüyle hayal gücüne dayalı senaryolardan başka bir açıklama üretemezler. Bitkileri yaratan, göklerin yerin ve ikisi arasındaki herşeyin Yaratıcısı olan Yüce Allah'tır. |
Astonium, Leguminosae, Oreopanax Yaprakları
Leguminosae yaprağı |
Dönem: Eosen dönemi |
Chester A. Arnold, Michigan Üniversitesi'nde fosil bitkiler üzerine çalışmalar yapan bir botanik profesörüdür. Paleobotaniğe Giriş isimli kitabında şöyle demektedir: "Şimdiye kadar hiçbir modern bitkinin başlangıcından bugüne kadar olan evrimsel akrabalık tarihini izleme fırsatımız olmadı." (Chester A. Arnold, Paleobotanige Giris, New York: Mc Grow-Hill,1947, s.7) Evrimcilerin ifadelerinde de görüldüğü gibi, bitkilerin evrimleşerek meydana geldiklerine dair tek bir bilimsel delil bulunmamaktadır. Bitkiler, fosil kayıtlarında, günümüzdeki bitkilere benzer özelliklerle birdenbire belirmektedirler. Bu da bize, onların diğer canlılar gibi bir anda yaratıldıklarını göstermektedir. Leguminosae yaprağı Astonium çiçeği Oroepanax yaprağı Leguminosae yaprağı Astonium çiçeği Oroepanax yaprağı |
Sığla Ağacı Meyvesi
Dönem: Eosen dönemi Tohumlar ait oldukları bitkinin her dalına, her yaprağına, bu yaprakların sayısına, şekillerinin nasıl olacağına, kabuğunun ne renkte ve kalınlıkta olacağına, besin ve su taşıyan borularının genişliğine, sayısına, bitkinin uzunluğuna, meyve verip vermeyeceğine, verecekse bu meyvelerin tatlarına, kokularına, şekillerine, renklerine dair -kısacası bir bitkiyle ilgili olabilecek- bütün bilgilere sahip cisimlerdir. Ve tıpkı ait oldukları bitkiler gibi milyonlarca yıldır hiç değişmemişlerdir. |