Charles Darwin’in Dinsiz Kimliği ve Bunu Saklama Çabası

emmadarwin

Charles Darwin'in eşi Emma Darwin

Darwin'in hayatını incelediğimizde gençlik yıllarında bu derece inançsız olmadığını görürüz. Kendisi o dönemleri ile ilgili bir mektubunda şunları anlatır:

"Daha önceleri, ben de -her ne kadar bende dinsel duygunun iyice geliştiğini düşünmemekle birlikte- başkaları gibi Tanrı'nın varlığına ve ruhun ölümsüzlüğüne inanmıştım."23

Darwin and Darwinian Revolution (Darwin ve Darwinci Devrim) adlı kitapta Gertrude Himmerfarb onun bu durumunu bir örnekle tarif eder:

"… çoğu insan tarafından hissedilen derin inanç ve duygular onun Allah'ın varlığına inanmasını sağlayamazdı. Kendi kendisine bir zamanlar böyle duyguları olduğunu itiraf ediyordu: Brezilya ormanlarının ihtişamı içindeyken, bir insanda 'nefes alıp veren bedenin dışında bir varlık daha olması gerektiği' düşüncesine sahipti. Fakat ondan sonra en görkemli manzaralar dahi zihninde bu tür düşünceleri uyandıramadı."24

Bu örnekte de görüldüğü gibi, Darwin hayatının gençlik dönemlerinde çevresine daha vicdanlı bakmakta ve vicdanının sesini dinleyerek, Allah'ın varlığını fark etmektedir. Ancak sonraları bu apaçık gerçekleri göremez hale gelmiştir. Darwin bir ifadesinde kendi inançsızlığını şöyle anlatır:

" … Böylece inançsızlık yavaş yavaş beni sardı ve sonunda tamamlandı." 25

Aynı kitapta Darwin'in babasının, evlenmek üzere olan oğluna, inancı konusundaki şüphelerini eşinden saklaması yönünde telkinde bulunduğu da yazılmaktadır. Fakat yine de eşi Emma onun azalan inancından ilk andan itibaren haberdardır. Darwin'in İnsanın Türeyişi (Descent of Man) adlı kitabı yayınlandığında, Emma Darwin, kitabın içindeki din karşıtı fikirlerden ötürü kızına şöyle bir itirafta bulunmuştu:

"… Allah inancını kendinden uzaklaştırdığı için ondan çok nefret edeceğim." 26

Darwin başka bir sözünde ise din hakkındaki gerçek düşüncelerini şöyle ifade ediyordu:

Dini inançlarım Türlerin Kökeni'ni yazdığım zamandan itibaren yavaş yavaş ve bir çok aşama sonucunda oldukça zayıfladı. 27

Charles Darwin

Darwin bazı mektuplarında ve otobiyografisinde dinsiz olduğunu açıklamıştır.

Darwin aynı zamanda insanların inançlı olmalarını da kendince garip karşılıyor ve sözde ilkel hayvanlardan evrimleşerek meydana geldiğine inandığı insanların inançlarına güvenemeyeceği gibi çarpık bir mantık ileri sürüyordu:

"En aşağı hayvanların sahip olduğu kadar bir beyinden gelişmiş ve böyle sonuçlara varan inanç dolu bir insanın kafasına ne kadar güvenilebilir?" 28

Elbette, Darwin bu konuda da yanılıyordu. Günümüzde tüm bilimsel bulguların da açıkça ortaya koyduğu gibi, insanın Darwin'in iddia ettiği gibi hayvanlardan evrimleştiği hiçbir şekilde doğru değildir. İnsan, ilk var olduğu günden beri insandır. Akla, zekaya, kavrama ve muhakeme yeteneğine sahiptir. Allah'a iman da, akla ve kavrama kabiliyetine sahip olan herkesin, çevresinde gördüğü delillerden kolayca varabileceği tek akılcı ve gerçek sonuçtur.

Charles Darwin'in, Allah'ın varlığını kabul etmemesinin temel nedeni ise, kibiriydi. Bunu aşağıdaki ifadelerinde görmek mümkündür:

"Herşeye gücü yeten ve herşeyi bilen bir Allah'ın, her buyruğu verdiği ve herşeyi bildiği kabul edilmeli. Dürüstçe söylemek gerekirse, ben bunu kabul edemiyorum."29

Kendi yaşam hikayesine eklediği kısa el yazısında ise şunları söylüyordu:

"Herhangi bir büyük günah işlediysem, bunun için pişmanlık duymuyorum." 30

mussolini_hitler_stalin_war

Darwin'in buraya kadar yer verdiğimiz Allah'ın varlığını ve dini inkar eden ifadeleri, aslında klasik bir inkarcı mantığıdır. İnkar edenlerin vicdanen fark ettikleri halde kibirleri nedeniyle Allah'ı inkar ettikleri bir ayette şöyle haber verilir:

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 14)

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şudur: Charles Darwin'in ateizmi, teorisinin şekillenmesindeki en büyük etken olmuştur. Tüm gözlem ve tespitlerini, canlılığın yaratılmadığı yanılgısına göre yorumlayabilmek için, elde ettiği bilgileri çarpıtmıştır. Türlerin Kökeni okunduğunda, Darwin'in karşısına çıkan tüm yaratılış delillerini (örneğin canlıların kompleks yapısını, fosil kayıtlarındaki "aniden belirme" olgusunu, canlılardaki doğal çeşitlenmenin sınırlarını gösteren verileri) hep bir şekilde reddetmek için uğraştığı, reddedemediklerini de "belki ilerde bir gün bu konu çözülür" yaklaşımı içinde geleceğe havale ettiği açıkça görülür. Eğer tarafsız bir bilim adamı olsa, böyle bir ısrar sergilemezdi. Kullandığı üslup ve yöntem, Darwin'in bir ateist olduğunu, dahası bunun teorisinin temelini oluşturduğunu göstermektedir.

Nitekim 150 yıldır ateistlerin Darwin'e sahip çıkmalarının, dinsiz ideolojilerin de Darwinizm'e atıfta bulunmalarının sebebi, Darwin'in inançsızlığına dair kesin kanaatlerinin olmasıdır. Şu durumda Darwin'in ateizmi somut bir gerçek iken, hala bazı Müslümanların, Darwin'in dindar olduğunu ya da dine karşı olmadığını söyleyip, onun teorisini savunmaları, ona ve onun gibi düşünenlere destek vermeleri ve bu şekilde ateistlerle aynı safta yer almaları çok büyük bir hata olacaktır. İşte bu nedenle söz konusu Müslümanların içinde bulundukları bu büyük yanılgıdan kurtulmaları gerekmektedir.

—-
23. Francis Darwin, Charles Darwin’in Yaşamı ve Mektupları, Düşün Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 80

24. Gertrude Himmerfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, s. 384

25. Gertrude Himmerfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, s. 381

26. Gertrude Himmerfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, s. 382

27. Francis Darwin, “The Life and Letters of Charles Darwin”, D. Appleton and Co., 1896, Chapter 1.VIII., Religion).

28. Francis Darwin, Charles Darwin’in Yaşamı ve Mektupları, s. 275

29. Francis Darwin, Charles Darwin’in Yaşamı ve Mektupları, s. 275

30. Francis Darwin, Charles Darwin’in Yaşamı ve Mektupları, s. 373