Crossopterygian

Evrim teorisinin dört ayaklıların kökeni hakkındaki varsayımı, bu canlıların suda yaşamakta olan balıklardan evrimleştiği yönündedir. Oysa bu iddia, hem fizyolojik ve anatomik yönlerden çelişkilidir, hem de fosil kayıtları yönünden temelsizdir. Evrimcilerin tesadüfler sonucu gerçekleştiğini iddia ettikleri, -sözde- suda yaşayan canlıların karaya uygun özellikler kazanmaları, denizde yaşayan bir canlı için hiçbir avantaj oluşturmayacaktır.


1. Cœlacanth
2. Ichthyostega
3. C
œlacanth‘ın yüzgeci
4. Icthyostega‘nın ayağı

YÜZGEÇ İLE AYAK ARASINDAKİ FARK
Evrimcilerin, Cœlecanth ve benzeri balıkları “kara canlılarının atası” olarak hayal etmelerinin asıl nedeni, bu balıkların yüzgeçlerinin kemikli oluşudur. Bu kemiklerin zamanla ayaklara dönüştüğünü varsayarlar. Ancak bu balıkların kemikleri ile Ichthyostega gibi kara canlılarının ayakları arasında çok temel bir fark vardır. Cœlecanth‘da kemikler, 1 no’lu şekilde görüldüğü gibi canlının omurgasına bağlı değildir. Ancak Ichthyostega’da kemikler, 2 no’lu şekilde gösterildiği gibi doğrudan omurgaya bağlıdır. Dolayısıyla, bu yüzgeçlerin yavaş yavaş ayaklara dönüştükleri iddiası tamamen temelsizdir. Dahası, Cœlecanth‘ın yüzgeçlerindeki kemiklerin yapısı ile Ichthyostega’nın ayaklarındaki kemiklerin yapısı da, 3 ve 4 no’lu şekillerde görüldüğü gibi çok farklıdır.

Dolayısıyla bu özelliklerin doğal seleksiyon vasıtasıyla seçilerek oluştuğunu ileri sürmenin hiçbir mantıklı temeli yoktur. Aksine, doğal seleksiyon yoluyla “ön-adaptasyon” geçiren bir canlının elenmesi gerekir, çünkü bu canlı karada yaşamaya uygun özellikler kazandıkça denizde dezavantajlı hale gelecektir. Kısacası, “denizden karaya geçiş” senaryosu tümüyle çıkmaz içindedir. Nitekim evrimci biyologların bu konuda ortaya koyabildikleri tutarlı bir fosil kanıtı da yoktur.

Evrimci doğa tarihçileri, dört ayaklıların atası olarak genellikle Rhipidistian ya da Cœlecanth sınıflarına ait balıkları sayarlar. Bunlar, “Crossopterygian” takımına ait balıklardır ve evrimcileri umutlandıran tek özellikleri, yüzgeçlerinin diğer balıklara göre “etli” oluşudur. Oysa bu balıklar birer ara form değildir ve amfibiyenlerle aralarında anatomik ve fizyolojik olarak çok büyük temel farklılıklar vardır. Bütün araştırmalara rağmen bu boşluğu doldurabilecek bir tek fosil bile bulunamamıştır.98 (bkz. Sudan karaya geçiş tezi)

98 Maria Genevieve Lavanant, Bilim ve Teknik, Nisan 1984, Sayı 197, s.22

http://harunyahya.org/tr/Evrim-Sozlugu/15816/Crossopterygian