İbni Miskeveyh ve Evrim (Atalarımız Hurma Aldatmacası)

Bazı çevreler İbni Miskeveyh gibi İslam coğrafyasında yaşamış olan kişilerin evrimci yanılgılarını gündeme getirerek, kendilerince İslam'la evrimi bağdaştırmaya çalışmaktadır. Geçmişte Müslüman toplumlar içinde evrim yalanını savunmuş olan kimselerin yaşamış oldukları doğrudur. İbni Miskeveyh de bu şahıslardan biridir. İnsanların atasının hurma ağacı olduğu iddiasında olan İbni Miskeveyh, Türk Milleti hakkında da akıl almaz hezeyanlarda bulunan bir kimsedir. Şunu da unutmamak gerekir ki, bir yalanı savunan kişinin hangi milletten, hangi inançtan olduğu mühim değildir. Bu kişinin inancı veya milleti, söz konusu iddianın yalan olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Tüm diğer canlılar gibi, bitkiler de milyonlarca yıl boyunca değişmemiş, aynı kalmışlardır. İlk bitki fosilleri Karbonifer dönemine yani günümüzden yaklaşık 350 milyon yıl öncesine aittir. Ve bu döneme ait bitkiler günümüzdekilerle aynıdır. İbn Miskeveyh’in atamız olduğunu iddia ettiği hurma yaprağının ise, Kretase dönemine (146-65 milyon yıl) ait fosil örnekleri bulunmaktadır. Bu bitki, yaklaşık 140 milyon yıl boyunca hiçbir değişime uğramamıştır. Zamanla kolları bacakları gelişmemiş, insana dönüşmemiştir. “Atalarımız mikroptu”, “atalarımız solucandı”, “atalarımız hurmaydı” şeklinde zaman zaman gündeme getirilen bu tip iddialar, bilimsel gelişmelerin ve delillerin çok iyi farkında olan insanlarımızı artık yalnızca güldürmektedir. Tek bir tane bile ara fosil olmamasına ve canlıların değişmemiş oldukları tam 300 milyon fosil ile kanıtlanmış olmasına rağmen böyle iddiaların çeşitli şekillerde gündeme getirilmesi Darwinistlerin 150 yıldır sürdürdükleri oyunun bir parçasıdır. Ama artık insanlarımız bu oyuna gelmemektedir.

Evrim fikrinin Darwin’in öncesinden beri var olduğu doğrudur. Ancak Darwinizm, İbn Miskeveyh denen şahsın yaşadığı dönemden çok daha eskilerden Sümer ve Mısır dönemlerinden kalma bir pagan dinidir. Bu iddiaya şiddetle sahip çıkan tek kişi İbn Miskeveyh değil, ırkçı ve faşist bir mantığa sahip olan Firavun'dur.  Darwinizm fikri Firavun’a ve Sümerlere şeytan tarafından ilka edilmiştir. İbn Miskeveyh ise, bu fikri onlardan çalan kişidir. Firavun döneminden kalma bu sapkın inanç, çok eski bir örgüt olan masonluğun etkisi ile yaygınlaştırılmış ve insanlar, alim kılığında kişiler tarafından yönlendirilmişlerdir. Bu kimseler İslam’ı kabul etmiş gibi gösterilmiş, “ünlü İslam alimi” görüntüsünde tanıtılmış ve insanları Allah inancından saptırmak için yoğun Darwinizm propagandası yapmışlardır. İbn Miskeveyh de, masonların idaresindeki bu sapkın zihniyetteki kişilerden biridir ve masondur. Türkleri ve zencileri kendi aklınca aşağı birer maymun ırkı olarak gören ve necip Türk Milleti'nin asil üstünlüğünü kendince ayaklar altına almaya çalışan bu kişi, milletimize nefretini şu sözlerle ifade etmektedir:

"… Nihayet nefsin onun üzerindeki etkisi güçlenince anlama ve ayırt etme güçleri sayesinde verilen eğitimi de alır. İnsanlık mertebesine oldukça yakın olan bu mertebe behimiyet (hayvan olma durumu) mertebesidir. Kuzey ve güneyde yeryüzünün en en uzak meskun bölgesinde ve onun civarında bulunan TÜRK ve ZENCİLER böyledir. ONLAR İLE ANLATTIĞIMIZ HAYVANLIĞIN SON MERTEBESİ ARASINDA BÜYÜK BİR FARK YOKTUR. Onlar yararlarına olan pek çok şeyi ANLAYACAK DURUMDA DEĞİLLERDİR. Kendileri hikmet ortaya koyamadıkları gibi komşu milletlerdekini de kabul etmezler. Bu yüzden DURUMLARI ÇOK KÖTÜ VE YAŞAMA DÜZEYLERI DÜŞÜKTÜR. Gıpta edilecek bir şeyleri olmadığı gibi HAYVANLARIN KULLANILDIĞI İŞ ALANLARINDA KÖLE GİBİ KULLANILMAKTAN BAŞKA BİR İŞE DE YARAMAZLAR…"

Bu sözler, hamiyetperver ve asil Türk Milleti'ne yöneltilmiş son derece aşağılık sözlerdir. Bazı ilahiyatçılarımızın övüp, fikirlerine değer verdiklerini söyledikleri bu şahıs, kendi aklınca necip Türk Milleti'ni hayvanlardan farksız görmektedir. 600 yıl boyunca 3 kıtaya hakim olmuş kadirşinas Türk Milleti'ni, “hayvanların kullanıldığı iş alanlarında kullanılacak birer köle” olarak nitelendirecek kadar ileri gitmektedir. (Necip Türk Milleti'ni tenzih ederiz.) Türk Milleti'nin asaleti ve üstünlüğü ortadadır. Milletimize aşağılık ırk, köle diyen, zencileri insandan görmeyen bu zihniyet Firavun devrinin pagan inancından kalmadır. Masonların etkisiyle gelişen bu çirkin mantık, Darwinizm fikrinin temelini oluşturmuştur. Nitekim aynı mantıktaki Darwin de, soylu Türk Milleti'ne kendi düşük aklınca “aşağı ırk” yakıştırması yapmaktan çekinmemiştir:

"Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu gösterebilirim. Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, TÜRKLER TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİĞİNDE, Avrupa milletleri nasıl risk altında kalmıştı, bugün Avrupa'nın TÜRKLER TARAFINDAN İŞGALİ bize ne kadar gülünç geliyor.

Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türklere karşı kesin bir galibiyet elde etmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, çok sayıdaki AŞAĞI IRKLARIN medenileşmiş yüksek ırklar tarafından ELİMİNE EDİLECEĞİNİ (YOK EDİLECEĞİNİ) görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Vol. I, 1888. New York: D. Appleton and Company, s. 285-286)