KNM-ER 1470 sahtekarlığı

1972’de Doğu Rudolf’ta paleoantropoloji tarihinde tartışmalara yol açacak bir fosil bulundu. Bu, sadece alt çenesi eksik olan tam bir kafatasıydı. Kafatası yaklaşık 300 parçadan oluşmaktaydı. Bu parçalar Richard Leakey ve eşi Meave Leakey tarafından biraraya getirildi. Daha sonra da Kenya Ulusal Müzesi’ne KNM-ER 1470 (Kenya National Museum-East Rudolph 1470) ismiyle tescil ettirildi ve Homo habilis‘e dahil edildi. (bkz. Homo habilis)

Homo habilis türü, Australopithecus ismi verilen maymunlarla birçok ortak özellik taşır. Aynı Australopithecus gibi uzun kollu, kısa bacaklı ve maymunsu bir iskelet yapısına sahiptir. El ve ayak parmakları tırmanmaya uyumludur. Bu özellikleri, Homo habilis‘in zamanının çoğunu ağaçlarda geçiren bir canlı olduğunu gösterir.

Homo habilis olarak nitelendirilen fosillerin bir çoğunun kafatası hacmi 650 cc’yi geçmez. Bu beyin hacmi ise, günümüz gorillerininkine oldukça yakındır. Öte yandan, günümüz maymunlarınınkine çok benzeyen çene yapısı da, bunun kesinlikle bir maymun olduğunu ispatlamaktadır.

Genel kafatası özellikleriyle daha çok Australopithecus africanus‘a benzer. Aynı Australopithecus africanus gibi Homo habilis‘in de kaş çıkıntıları yoktur ve bu özelliği, geçmişte onun yanlış yorumlanmasına ve insana benzeyen bir canlı olarak gösterilmesine yol açmıştır.
Oysa KNM-ER 1470′in geniş ve uzun yapılı alnının, az belirgin olan kaş çıkıntılarının, gorillerdeki “saggital crest” ismi verilen kafatasının üstündeki çıkıntıdan yoksun oluşunun ve 750 cc.’lik beyin hacminin, bunun insana benzediğini gösterdiği düşüncesi yanlıştır. J. E. Cronin, bu kafatasının neden insana benzer olamayacağını şöyle açıklar:

Bunun kaba olarak biçimlendirilmiş yüzü, düz naso-alveolar clivus (bu Australopithecus özelliğidir), düşük kafatası genişliği, kesici dişleri ve büyük azı dişleri gibi ilkel özellikler, KNM-ER 1470’in Australopithecus ile paylaştığı ilkel özelliklerdir.

… KNM-ER 1470, diğer erken homo örnekleri gibi, öteki ince yapılı Australopithecuslar’la birçok yapısal ortak özellik taşır. Bu özellikler, sonraki geç homo örneklerinde (yani Homo erectuslar’da) bulunmaz.30

Michigan Üniversitesi’nden C. Loring Brace ise aynı konuda şunları söyler:

Çenenin büyüklüğü ve azı dişlerinin kapladığı yerin büyüklüğü, ER 1470’in tam anlamıyla bir Australopithecus yüz ve dişlerine sahip olduğunu göstermektedir.31

Bir diğer ünlü paleontolog Bernard Wood ise şu yorumu yapar:

Bu kafatasının, Homo erectus veya Homo sapiens’e benzediğine dair hiçbir phenetic (genetik dizilim) veya cladistic (sınıflandırma) delil yoktur. Phenetic açıdan, KNM-ER 1470, Olduvai’den çıkarılan diğer Homo habilis fosilleriyle uyuşmaktadır.32

KNM-ER 1470 fosilinin bir süre için insan fosili olarak yorumlanmasının nedeni ise, fosili bulan Richard Leakey’nin yaptığı taraflı ve yönlendirici yorumdur. Leakey, fosilin maymunsu özelliklere sahip olduğu, ancak kafatasının maymun olamayacak kadar büyük olduğu izlenimini vermeye çalışmıştır. Amaç, canlıyı bir ara geçiş formu olarak tanımlayabilmektir. İnsan yüzü anatomisi üzerinde çalışmalar yapan Prof. Tim Bromage, 1992 yılında bilgisayar simülasyonları yardımıyla ortaya çıkardığı bu gerçeği şöyle özetler:

KNM-ER 1470’in rekonstrüksiyonu yapılırken, yüz, aynı günümüz insanlarında olduğu gibi, kafatasına neredeyse tam paralel bir biçimde inşa edilmişti. Oysa yaptığımız incelemeler, yüzün kafatasına daha eğimli bir biçimde inşa edilmiş olmasını gerektirmektedir. Bu ise aynı Australopithecus’da gördüğümüz maymunsu yüz özelliğini meydana getirir. 33

KNM-ER 1470‘in 750 cc’lik kafası, zaten onu hiçbir şekilde maymun türünün dışına çıkarmaz ve hominid yapmaz; çünkü bu kafatası hacmine sahip maymunlar vardır. Evrimciler maymun kafataslarından söz ederken, genellikle daha az beyin hacmine sahip olan şempanzelere başvururlar ama gorillerden fazla söz etmezler. Şempanzelerin beyin hacimleri ortalama 400 cc’dir. Gorillerin ortalama beyin hacmi ise 500 cc’dir, ancak büyük bireyler 700 cc hatta 750 cc’lik bir beyin hacmine bile sahip olabilmektedirler.

Dolayısıyla, KNM-ER 1470‘in büyük olan beyin hacmi, bunun bir hominid değil, iri yapılı bir maymun olduğunu göstermektedir. Nitekim bir erkek olduğu tahmin edilen KNM-ER 1470‘in dişlerinin büyük ve kafatası hacminin geniş olması, bu faktörlere bağlı olarak vücudunun da iri olduğuna işaret eder.

Tüm bunlardan, KNM-ER 1470‘in yapısal olarak Australopithecus benzeri bir maymun olduğu anlaşılmaktadır. Yüzün öne doğru uzamış yapısı, anormal büyüklükteki azı dişleri, bir insana ait olmayacak kadar küçük olan beyin hacmi gibi birçok özellik bunu açıkça gösterir. Ayrıca KNM-ER 1470‘in dişleri, Australopithecus‘un dişleriyle aynıdır.34

Bu durum Homo habilis sınıfındaki fosillerle Australopithecus sınıfındaki fosiller arasında hiçbir önemli fark olmadığının göstergesidir. Bunların hepsi, iki ayak üzerinde yürüyemeyen, insana göre çok küçük kafatası hacimlerine sahip olan farklı maymun türlerinden ibarettir. Evrimcilerin yaptıkları tek şey, bunların bazı özelliklerini kullanarak, “maymundan insana doğru evrim” efsanesine bir ilk halka, bir çıkış noktası oluşturabilmektir.

30. J. E. Cronin, N. T. Boaz, C. B. Stringer, Y. Rak, “Tempo and Mode in Hominid Evolution”, Nature, vol. 292, 1981, ss. 113-122.
31. C. L. Brace, H. Nelson, N. Korn, M. L. Brace, Atlas of Human Evolution, 2nd edition, Rinehart and Winston, New York, 1979.
32. B. A. Wood, “Koobi Fora Research Project”, Hominid Cranial Remains, vol. 4, Clarendon Press, Oxford, 1991.
33. Tim Bromage, New Scientist, vol. 133, 1992, ss. 38-41.
34. R. G. Klein, The Human Career: Human Biological and Cultural Origins, University of Chicago Press, Chicago, 1989.
http://harunyahya.org/tr/Evrim-Sozlugu/15963/KNM-ER-1470-sahtekarligi