Sayın Adnan Oktar’ın 24 Haziran 2012 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 24 Haziran 2012

(Bugün Mardin’in Derik ilçesinde mayın patlamasında bir polisimiz şehit oldu. İki polisimizde yaralandı)

Annesine, babasına Allah uzun ömür versin. Şehidimizi Hz. Ali (r.a) karşıladı. İnşaAllah onlar bizim canımız. Allah şanlarını, şereflerini artırsın efelerimizin. Milyonlarcamız da hazırız, onların peşinden gelmeye can atıyoruz. Allah devlete, millete zeval vermesin.

 

(Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davudoğlu: “Uçağımız uluslararası hava sahasında vuruldu. 15 ülke Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve tüm ilgili ülkeler bilgilendirildi ve muhalefet liderleri bilgilendirildi. Salı günü NATO özel toplantıya çağırıldı. Ayrıca Suriye’ye nota verildi.” dedi)

Ne olur, ne yapılır buna karşı?Yapılacak bir şey yok. Nota verilir o kadar. İttihad-ı İslam olmadıktan sonra her gün acı haberi duyacağız. Her gün zorlu olaylar olur. “İpe dizilmiş tespih taneleri gibi” diyor Resulullah (sav). “Biri bitti derken biri başlayan olaylar devam eder. Ta ki evlatlarımdan Mehdi (as) zuhur edinceye kadar.” diyor. Mümkünü yok başka türlü.

 

(Mehmet Ali Kaya’nın yazdığı ‘Asırların Rehberleri Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal-Mehdi’ adlı kitap hakkında)

Hoca diyor ki kitapta; “Mehdi(as) geldi üç vazifesini de yaptı” diyor. Yani İttihad-ı İslam da olmuş her şey olmuş. Bediüzzaman diyor ya; “Müslümanların halifesi olacak, Müslümanların başına geçecek İsa(as) ile birlikte hareket edecek.” İslam âleminin ordularını da toplanmış Bediüzzaman. Çünkü “bütün İslam âleminin orduları birleşecekler” diyor. “Hiçbir kuvvet onlara dayanamaz” diyor. “Mehdi(as) da başkumandan olacak” diyor, o da oldu diyor, Bediüzzaman başkumandan da oldu diyor. “En büyük hâkim olacak” diyor Bediüzzaman Mehdi(as) için. Sürekli bizim bildiğimiz Bediüzzaman mahkûm konumundaydı ama, o, yok diyor hâkim konumundaydı. Tamam, öyle kabul edelim. Çok değerlidir tabi mahkûm olmak o da bir ibadet. Ama Bediüzzaman “hâkim olacak” diyor. Allah da yağmur gibi bela yağdırıyor İslam âleminin üstüne Mehdi (as)’a tabii olmadıkları için İttihad-ı İslam’ı istemedikleri için.

 

(Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü: “Bize göre hava sahamızın içinde meçhul bir şey vardı ve hava savunmamız vurdu. Türk uçağı olduğunu daha sonra anladık. Düşürülen uçak askeri keşif uçağıydı. Türkiye düşman değil.” dedi)

Onlar da panik vaziyette sürekli birşeyler açıklıyorlar. İşin doğrusu Suriye komünist blokta olduğu için Çin yanlısı ve Rusya yanlısı olduğu için NATO’nun her zaman nefret ettiği bir rejim. Irak’tan nefret ediyorlardı komünist rejim olduğu için onu yıktılar. Şimdi Suriye de komünist rejim, ondan da çok rahatsızlar. Onu da yıkmak istiyorlar. Haklılar tabii yıkılması lazım ama yöntem bu değil. Yol yanlış. Bir de Türkiye’yi işin içine sokmak istiyorlar. Öyle olmaz.

Türkiye bir kere güzellikle, Suriye’yle Türkiye’nin birleşmesini teklif etsin. Dün de söyledim, hükümet nezaketiyle çekilsin. Koalisyon hükümeti kurulsun. Esad’ın mal varlığı olduğu gibi kendisine takdim edilsin. Yurtdışına çıkması sağlasın. Gelsin Türkiye’ye burada da güvence veririz Türkiye olarak inşaAllah. Suriye’de de demokratik seçimler yapılsın. Normal demokrasiye geçsin Suriye ilk aşama olarak ve Türkiye’yle birleşirse düğün bayram, çok büyük olay olur. İlk zaten çok müsait olan Suriye’dir. Türkiye bunu resmi olarak talep etsin. Onun dışında bir yol pek olmaz. “Onlar bizim uçağımızı düşürdü, biz de onların uçağını düşürelim” bunlar boş işler. Bir anlamı olmaz, haram olur. Ne olacak? Biz Suriye’nin uçağını düşürünce? O da Müslüman evladı. İttihad-ı İslam olmadan bak yeminle söylüyorum, Allah adına yemin ediyorum, Allah rahatlık vermez. Boş yere vakit kaybediyorsunuz. İmtihan olduğu için Cenab-ı Allah tabii aklın ihtiyarini almıyor ama rahatlık vermez. Allah’ın adetullahıdır bu.  Çok can yanar, çok ızdırap çekilir.

 

(“Bilincin evrimi olduğunu” iddia eden seyirci mailine yönelik)

“Eğer bedenimizi yaratan şey beynimizse” beyin yaratmıyor tabi ki, Allah beyin diye bir şeyi vesile ediyor. Beyin bir yağdan oluşmuş et parçası. Beyinde bir şey yok. Beyin sadece aklın ihtiyari kalkmasın diye sebep olarak ortaya konuyor. Yoksa kan damarlarıyla dolu, yağlı bir lop et. Sinir lifleriyle dolu bir şey. “Bilincin evrimi yani ruhun evrimi” diyorsun oraya gir zaten, o konuya oraya girdin mi zaten biteceksin. Ruh evrim geçirecek gibi bir şey değil ki. Ele alınamıyor, gözlemlenemiyor. Laboratuvara konamıyor. Bilince sen tabisin, bilinç sana tabi olmuyor hiçbir zaman için. Bilinç seni yönlendiriyor, sen bilinci yönlendiremiyorsun. Laboratuvarda bir şey incelendiğinde bilincinin içinde inceleyebiliyorsun. Bilinç seni kontrol ediyor, sen bilinci kontrol edemiyorsun. Bir de bilinç görme, duyma, işitme, dokunma, koklama hepsinin mükemmelliğinden oluşan şuur yani ruh. Ruhun yorumu madde. Allah,“öyle inan” dediği için biz maddeye inanıyoruz. Var kabul ediyoruz. Maddenin varlığını gören yok. Bilen yok yani nasıl olduğunu da bilmiyoruz. Bilim adamları sadece diyorlar ki “dışarıda olduğunu tahmin ettiğimiz, inandığımız madde” diyorlar “simsiyah” diyorlar “ve saydam” yani eğer ışık olmasa zaten göremeyiz. Işık olduğunda da saydam diyorlar. Dolayısıyla dünyaya baktığımızda bir cam bloğa bakmış gibi oluyoruz, cam blok, hiçbir şey yok. Ruhundaki kodlanmış bilgiyi söylüyorsun sen. O evrimleşmeden falan bahsediyorsun ya, ruhun kodlanmış olarak onu söylüyor. Allah tarafından sana söyletiliyor. Sen ruhunun esirisin. Hiçbir yere kıpırdayamazsın. Çivi gibi, mıh gibi çakılmış vaziyettesin. Ruhun “yaz” diyor yazıyorsun. Benim ruhum da “oku” diyor, okuyoruz.

 

Mehmet Ali Kaya Hocamız iyi niyetli tabii Müslüman ağabeylerimiz nur talebesi ağabeylerimiz. Anadolu’nun bağrından çıkmış, samimi kalpli insanlar Bediüzzaman söylüyor ama Mehdiyeti boğuyorlar adeta. İyi niyetle yapıyor ama boğuyor. Bak ne diyor? Kitabının herhangi bir sayfasını açtım, 283. sayfasında diyor ki: “Bu nedenle maddi saltanat, dünya hâkimiyeti, İttihad-ı İslam ve hilafet görevi, Mehdinin talebe ve şakirtlerinin görevidir.” İyi güzel burada da şimdi talebelerine vermiş. Demek ki “İttihad-ı İslam olacak” diyorsun “Müslümanlar birleşecek, dünya hâkimiyeti olacak” diyor bunu da söylemiş güzel. Yalnız bak önemli bir şey demiş burada hilafet görevi yani “Müslümanların bir lideri olacak” diyor. Alevi’si, Sünni’si, Şii’si, Vahabi’si, Hıristiyan’ı, Musevi’si bu kişinin etrafında birleşiyorlar. Kim bu adam? 1300 seneden beri hiç kimsenin etrafında birleşmemişler, ne İmam-ı Gazali’nin, ne Abdülkadir Geylani’nin, ne İmam-ı Rabbani’nin, ne Bediüzzaman’ın etrafında birleşmemişler, ilk defa Alevi’si, Bektaşi’si, Sünni’si, Vahabi’si, Şii’si, Caferi’si, Musevi’si, Hıristiyan’ı bu insanın etrafında birleşiyor, bu halifenin etrafında birleşiyor. Kim bu adam? “önemsiz” diyorlar “basit sıradan bir adam Bediüzzaman’ın talebelerinden birisi.” Kardeşim sen aklını başına al. Caferi adam, Vahabi adam, Bektaşi insan, Hıristiyan, Musevi, Sünni harikuladelik olmasa bu insanı halife yapar mı? Başına geçirir mi? Dünya lideri yapar mı? Bütün dünyanın lideri oluyor. Allah’ın takdir ettiğini niye istemiyorsunuz siz? Allah kimi takdir ettiyse kaderde o olacak. Siz ona boyun eğin, kadere boyun eğin, Allah’ın takdirine boyun eğin. Peygamber efendimiz (sav)’i de o zamanlar Museviler istememişlerdi. Şimdi bunlar da Allah’ın kimi Mehdi seçeceği konusunda hâşâ Allah’a akıl vermeye kalkıyorlar. Allah kimi seçerse ona tabi olacağız.

 

“Mehdi’nin ilmi gelişmiş ve hilmi eksiksizdir. İmamette güçlü, siyasette bilgedir. Ona itaat etmek farzdır.Allah Azze ve Celle’nin emriyle bu göreve gelmiştir. Allah’ın kullarına nasihat eder. Allah dininin koruyucusudur.”

“Mehdi hakkında yazışmalar olur.”“İnsanlar onu parmaklarıyla gösterecek.”“Ona sorular soracak, suikast düzenleyecek.”diyor. Mehdi’nin özellikleri olarak. Şimdi bak internette yazışmalar oluyor. Parmaklarıyla gösteriyorlar. Sokakta da gösterilebilir,televizyonda da gösterilebilir. Yazılı da soru sorabilir,sözlü de soru sorabilir. Defalarca suikast düzenlenecek demek ki.

Ebu Basir şöyle rivayet etmiştir. “Ebu Hasan Musa Bin Cafer (a.s)’a dedim ki; “Seni yaratan Allah’a kurban olayım. İmam Mehdi hangi işaretiyle bilinir? Buyurdu ki; insanlar ona Mehdi’ye soru sorduklarında derhal cevap verir.” Seri konuşuyor. “Eğer huzurunda sussalar o kendiliğinden konuşmaya başlar.” Yani niye konuşmuyorsunuz demiyor. Huzurunda, yanında, bitişiğinde. “ve yarın olacakları anlatır.” “Peygamberimiz (sav)’in hadislerinden şunlar olacak, bunlar olacak. Ahir zamanda ilerde şunlar olacak,İttihad-ı İslam olacak,küfür zail olacak,deccaliyet yok olacak, Mehdi zuhur edecek, İsa Mesih zuhur edecek gibi.”“Yarın olacakları anlatır.İnsanlarla her dilden konuşur.” Konuşmaları her dile tercüme oluyor demek ki. Belki 70 dile, belki 80 dile. Mehdi talebelerinde Mehdi’ye yoğun bir benzerlik oluyor görüyorsunuz. Bu da Mehdi talebesi olduğumuzun damgası. Birebir örtüşüyor. “Mehdi’nin ilmi gelişmiş ve hilmi eksiksizdir.” Yani mülayim, halimdir. “İmamette güçlü, siyasette bilgedir.” İyi siyasetçi olacak Mehdi (as). Siyasetçiler onun yorumlarını bekleyecekler. Onun görüşlerini alacaklar. Doğrudan değil de, dolaylı yoldan. İnşaAllah. Peygamberimiz (sav) söylüyor.

 

(Van’daki deprem haberine yönelik)

Yer gök Mehdi diye bağırıyor. Bu kaçıncı deprem. Yer zangırzangır titriyor. “İllaki Mehdi’yi istiyorum” diyor. “Yoksa durmam” diyor. Peygamber (sav)’in hadisinin aynı tahakkuku. 2000’lerden sonra dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde depremler artmadı mı bütün Dünya’da? Hergün bir deprem oluyor neredeyse. İttihad-ı İslam olmazsa ne yer durur, ne gök durur. Mehdi zuhur etmeden Dünya sakinleşmez söyleyeyim.

 

(Yeni Şafak Gazetesi’nden Yusuf Kaplan hocamız, “Türkiye Suriye meselesinde hassas olmalı ama asla taraf olmamalıydı. Çünkü Suriye Türkiye’nin Orta Doğu’ya açılmasını mümkün kılan en önemli koridordur. Rusya, Çin ve İran Suriye’nin yanında kalacaklar. Türkiye’yi bir kapana kıstıracaklar. Savaş ilan edilmesi Türkiye’yi en az 50 yıl geriye götürür.” dedi.)

Kimsenin savaş falan ilan ettiği yok. Nerden çıkarıyor savaşı? Savaş değil, İttihad-ı İslam esas. Suriye’yle birleşmek esastır.

 

(Abdurrahman Dilipak Hocamız yazısında; “Ankara derin ve sessizden gidiyor. Bu biraz fırtına öncesi sessizliği hatırlatıyor. Şam ilk saldırıyı başlatmıştır. Bu anlamda Ankara’nın eline müdahale için yeni bir gerekçe vermiştir. Bu olay Suriye için sonun başlangıcı olabilir” dediği yazısına yönelik.)

 Ne alaka? Nerenin sonun başlangıcı? Bir kere Suriye, Çin ve Rusya tarafından destekleniyor. Bu ne demektir? Süper devlet demektir. İran, Çin ve RusyaŞanghay ekibi. Bunlar süper devlettir. Suriyede  bunların içindedir. Dolayısıyla Suriye’ye saldırmak demek hem Çin’e hem, Rusya’ya, hem İran’a saldırmakla aynı. Saldırmadan hiçbir şey çıkmaz. Birleşme olur. Mehdiyet, İttihad-ı İslam bunun üzerinde dursunlar. Vurmakla, kırmakla hiçbir yere varılmaz. Yapılacak şey Mehdiyet’e tabi olmaktır. Bunun dışında yol arayan batar.

 

(Mustafa Özcan Hocamız ‘’Suriye’nin yaptığı düpedüz kalleşliktir. Savaş istenmeyen bir durumdur lakin milletlerin dirilişide savaştan geçer. Türkiye açısından yumuşak bir güçten, sert güce geçme vakti gelmiştir savaş temenni etmek ve kışkırtmak iyi değildir. Lakin yine de bazı şeyler ancak savaşla çözülür.” demiş)

Yok, çok yanlış. Savaşta Türkiye çok mağdur durumda kalır. PKK’ya muazzam malzeme çıkar. Yani PKK bölgede alenen güç haline gelebilirböyle bir şeyde Allah esirgesin. Tam anlamıyla kudururlar.  Türkiye’nin sanayisi çöker, ekonomisi çöker. Tam anlamıyla bir Müslüman kardeş kıyımı olur. Müslüman Müslüman’a saldıracaktır. İttihad-ı İslam’ı kilitleyen, Mehdiyet’i kilitlemeye çalışan bir faaliyet olmuş olur bu. Mehdiyet’in barış anlayışını, sevgi anlayışını kenara bırakıp da asalım, keselim, vuralım, kıralım yani mahalle savaşı gibi kabadayı ruhuyla yaklaşmak çok büyük hatadır ama öfkeyle kalkan zararla oturur. Müslümanlar gidip Şam’ı mı bombalayalım? Müslüman mescitlerini, camileri mi bombalayalım? Ne geçecek elimize ayrıca bombalayıp? Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmaya çalışıyorlar. Deccalin oyununa mı geleceğiz? Böyle birşey olmaz. Müsaade de etmiyoruz ayrıca.

Barışla, kardeşlikle, dostlukla, İttihad-ı İslam’la rahatça halledilebilecek bir konu. Suriye paramparça olacak, burada yine PKK borusunu öttürecek. Delikanlıysan, yiğitsen Mehmetçik’e yardım et, PKK’nın kökünü kazıyacak ilmi bir çalışmaya gir, bilimsel çalışmaya gir.

 

Müslüman çekici olacak, cazibeli olacak, çekici olmak haram değildir.Cazibeli olmak haram değildir. Fahşa haramdır, zina haramdır. Domuz etine bakmak haram değil,domuz etini yersen harama girersin. Şaraba bakmak da haram değildir,içersen haram olur. Kadında tabii cazibeli olacak, çekici olacak. Erkek de çekici ve cazibeli olacak. Aksi anormal olur, itici olması gerekiyor. Zaten birçok adam itici, gıcık. Bütün milletin tiksindiği, aşağıladığı tipler oluyor. Yamuk yumuk tipler, görüyorsunuz. Müslüman cazibeli olacak, gözünü gönlünü koruyacak. Müslüman cazibeli olmayacak diye bir şey yok. Aklını koruyacaksın, nefsini koruyacaksın. Müslüman’ın itici olması gerekmiyor. Adam bakacak diye itici olacak? Olmaz. İmanla insan fuhuştan ve zinadan kaçınır.

 

(Mısır’da Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu bugün açıklandı ve Müslüman kardeşlerin adayı Muhammed Mursi seçimi kazandı.)

Hayırlısı.Mehdiyet’e bir adım daha. 50-60 yıldır, 70 yıldır hep Firavun nizamı vardı Mısır’da. İlk defaMehdiyet’in kolu Mısır’a girdi. Bediüzzaman’ın takdirlerini alan bir Müslüman grubudur, Müslüman kardeşler. Tabii ki hatası, eksiği olmayan insanlar değiller. Ama Mehdiyet’e tabi olacaklar. Ne diyorlar? “Medrese yok, tedris yok, Mehdi’ye tabi olacağız.” Reis dedikleri Mehdi (as). Yani tamamdır, vakit, saat. 

http://harunyahya.org/tr/Adnan-Oktarin-Sohbetlerinden-Basliklar/116382/Sayin-Adnan-Oktarin-24-Haziran-2012-tarihli-sohbetinden-onemli-basliklar