Vatan’ın ideolojik çarpıtmaları boşunadır: Din ve bilim arasında mükemmel bir uyum vardır
Vatan gazetesinin Çikolata ekinde, 27 Mayıs 2006 günü şu başlığı taşıyan bir yazı yayınlandı: “Kromozom 1 ile gelen büyük soru: Peki ya hayat birden fazla yerde aynı anda başlamışsa? Ya birden çok Adem ile Havva varsa?”. Yazıda Dr. Simon Gregory başkanlığındaki araştırma ekibince, 1 numaralı insan kromozomu üzerinde gerçekleştirilen detaylı analiz konu ediliyor, elde edilen bilgiler sayesinde hastalıkların sadece tedavisinde değil, teşhisinde de önemli kolaylıklar sağlanacağı, yeni adımlar atılacağı bildiriliyordu. Bununla birlikte, “Adem ve Havva”nın izinde” altbaşlığı altında verilen bölümde konuyla hiç ilgisi olmayan yorumlara yer veriliyor, Vatan haberinde bilim dışı ideolojik propagandalara girişiliyordu.
Bu ideolojik propaganda, insan genomu üzerinde derinleştirilen araştırmaların muhteşem bir yaratılışı gözler önüne serdiği gerçeğini çekemeyen, ellerinde körü körüne inandıkları ateist/materyalist felsefeleri destekleyecek hiçbir bilimsel bulgu bulunmayan Darwinistler”in ideolojik önyargılarından kaynaklanmaktadır. Gerek yüklü miktarda genetik bilgi içeriği, gerekse bu bilginin saklanıp ifade edilmesini sağlayan genetik şifre ve mekanizmalar, insanı Yüce Allah”ın üstün bir kudretle yarattığını ortaya çıkarmıştır. Örneğin insan genomu projesi kapsamında çalışmış bir araştırmacı olan Gene Myers, sarf ettiği şu sözlerle insan DNA”sındaki muhteşem yaratılışa şahitlik etmiştir:
“Beni esas hayretler içerisinde bırakan şey, yaşamın mimarisidir… sistem son derece kompleks. Sanki dizayn edilmiş gibi…. Orada büyük bir akıl var.” (Abate, T., “Human genome map has scientists talking about the divine: surprisingly low number of genes raises big questions”, The San Francisco Chronicle, 13 Mart 2001)
İşte giderek daha çok bilim adamının materyalizmin yanlışlığını görmesi ve yaratılışı kabul etmesi karşısında, bu köhne felsefenin koruyuculuğunu hala sürdüren Vatan gazetesi, Gregory ve ekibinin çalışmasında elde ettiği sonuçlar hakkında birtakım çarpıtmalara girişmekte, elde edilen sonuçlar sanki Allah inancına karşı etkiler meydana getirecekmiş gibi bir izlenim vermeye çalışmaktadırlar.
Tümüyle bozuk mantıklara dayalı bu saçma iddiada, kromozom1 verileri üzerindeki çalışmalar sayesinde 250.000 yıl kadar önce yaşadığı tahmin edilen ilk Homo sapiens dişisinin tespit edilebileceği, bu bulgunun gerçekleşmesi durumunda Yaratılış gerçeğini destekleyenlerine evrimsel bir darbe vurulmuş olacağı öne sürülmektedir. Oysa bu bulgunun elde edilmesinin, bilim ve din arasında hiçbir çelişki ortaya koymayacağı çok açıktır. Yüce Allah”ın indirdiği kitaplardan hiçbir değişikliğe uğramaksızın günümüze ulaşan hak kitap Kuran”dır. Dolayısıyla Havva”nın ne zaman ve nerede ortaya çıkmış olduğuna dair bilgilerin incelenmesi için de Allah”ın Kuran”da bu konuda bildirdiklerine bakmak gerekir. Bu yapıldığında ise Havva”nın yaratıldığı yer ve zaman konusunda herhangi bir bilgi verilmediği, dolayısıyla ortada genetik analiz sonuçlarıyla çelişebilecek bir durum da bulunmadığı görülür.
Vatan gazetesi, Dünya”nın yaşının sadece 15.000 yıl kadar olduğunu savunan Hristiyan yaratılış taraftarlarına atfen böyle bir saçma iddia ortaya koyuyor olabilir, ancak Yaratılış gerçeğine inanan Hristiyanları da “din uzmanları” ifadesi altında genelleyerek buna İslam”ı dahil etmenin yanlışlığı ortadadır.
Vatan kadrosu şunu bilmelidir ki, Kuran ve bilim arasında yapay çelişkiler oluşturmak için başvuracakları hiçbir çarpıtma, hiçbir demagoji, hiçbir kelime oyunu başarı getirmeyecektir. Çünkü bilim ve Kuran arasında mükemmel bir uyum vardır ve bu uyum özellikle 20.yy”daki bilimsel bulgularla her zaman olduğundan daha çok güçlenmiştir. İnsanoğlunun, evrenin yoktan var oluşundan, denizlerin birbirine karışmamasına kadar ancak modern bilim sayesinde detaylarını öğrenebildiği bilgiler, Kuran”da 14 asır önce haber verilmiştir.
Sadece astronomi ve yerbilimleri alanında değil, embriyoloji alanındaki bilimsel bulgular da Kuran”daki bilgileri doğrulamıştır. Bu konuda detaylı bir çalışma yapan önemli bir isim, Toronto Üniversitesi Anatomi ve Hücre Biyolojisi Bölümünden emekli olan Kanadalı profesör Keith L. Moore”dur. Bir süre Suudi Arabistan”da yaşayan Moore, orada bazı Müslüman din alimleri ile birlikte Kuran”da embriyoji hakkında verilen bilgileri incelemiş ve bunların çok dikkat çekici bir biçimde modern bilimin bulgularına birebir uyduğunu tespit etmiştir. Moore, insanın yaratılışının embriyolojik safhalarını haber veren ayetleri detaylı olarak incelemiş ve bunların bilimsel bulgularla tam uyum içimde olduklarını göstermiştir.
(Bkz.http://www.contactpakistan.com/news/news118.htm; http://www.islampedia.com/ijaz/Html/Scientist_All/Keith%20L.htm )
Gerek mikro gerekse makro seviyede buna benzer birçok bilimsel araştırma Kuran”da haber verilen yaratılış gerçeğini pekiştirmeye devam etmektedir. Din ve bilim arasında mükemmel bir uyum vardır ve bu ikisinin birbirinden ayrı düşünülmesi imkansızdır.
Ünlü bilim adamı Albert Einstein bir sözünde şöyle der:
“Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bilim adamı düşünemiyorum. Bu durum şöyle ifade edilebilir: Dinsiz bilime inanmak imkansızdır.”
Çünkü din Allah”tan bize ulaşan bilgiye dayanır. Bilimin konusu olan evren ve doğa ise Allah”ın yarattığı sistemlerdir. Dolayısıyla, ikisi arasında bir çelişki olması imkansızdır. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya”nın Kuran Mucizeleri ve Kuran Bilime Yol Gösterir isimli kitapları)
Vatan bilim haberleri kadrosuna, genetik analiz çalışmalarıyla ilgili haberlerine ideolojik telkinler serpiştirmekten vazgeçmelerini, din ve bilim arasında yaratmaya çalıştıkları çelişkinin geçersizliğini görmelerini diliyoruz.